Cuma, Nisan 20, 2012

Aniden

İnsan karşısına aniden çıkıveren şiirlere hazırlıklı olamıyor.

 

adsız

minik kara gözlerinle bakıyorsun bana işte,
sıcacık dokunan o iki gözle.

yarıda kalan kelimem dökülüyor yere,
belli ki artık sensin her kelimem.

Onur Güngör

Cuma, Nisan 13, 2012

Başlıksız


İki ada arasında, hayalle gerçek arasında.

Pazartesi, Nisan 02, 2012

Sözcüklerin esiri olmak


Sözcükleri kullanmak kolay değildi, şimdi iyice güçleşti. Gündüz Vassaf'ın Cehenneme Övgü kitabını, yıllar sonra tekrar elime aldım. İlk yazı Geceye Övgü, etkilemekten öte, sarstı beni. Ama şimdi bahsetmek istediğim konu başka, Sözcük Mahpusları bölümü...

Sözcükler gerçekte ("gerçekte" yazarken, bu ifadenin ne kadar "gerçek" olduğu hemen şüpheli hale geliyor, ilginç) ifade etmek istediklerimizi ne kadar karşılıyor? Bunu en iyi şairler yapıyor muhtemelen. Bir dizede, bazen bi' dünya imgelem... Biz, geriye kalan ölümlüler ise Gündüz Vassaf'ın deyişiyle "konuşarak, geçici bir ölümsüzlük peşinde boşu boşuna koşuyoruz."

S.35
"Sözcükler, nesnelerin ve duyguların dünyasına bir düzen, bir standardizasyon getirir. Bu, ne maddi ne de manevi dünyada bulunan bir standardizasyondur. Sözcükler, karşılıklı, birbirine bağlı bir yaşamı desteklemek amacıyla iletişimi kolaylaştırmak için yarattığımız yapay kurgulardır. Sözcükler, ihtiyaç gereği her şeyi alelade, basit imgelere, kavramlara ve kalıplara indirger. Doğayı ve toplumu sahiplenme, düzenleme ve denetleme yolundaki kendi kendimize belirlediğimiz kader-hedefe doğru ancak böylelikle ilerleyebiliriz."

...

"Birbirimizi anlamayacağımız korkusuyla, sözcükleri gereğinden çok kullanıyoruz. Konuşamamanın, iletişim kurmayı reddetme anlamına çekilmesinden, kabalık olarak görülmesinden korkuyoruz. Ayrıca, çok fazla konuşuyoruz. Sessizlik bizi ürkütüyor. Sessizliği denetleyemiyoruz. Oysa sessizlikte, sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır."


S.39
"Suskunluk, duyuların yoğunlaşmasına yol açar - insanlar arasında sessizlik, iletişimin çoğalmasını sağlar. Çünkü sessizliğin içinde, ikimizden ya da üçümüzden daha büyük olan bir şeyi paylaşırız. Sessizlik, duyularla algılananların tümünün doruk noktasıdır."

...

"Konuşulan söz totaliterdir. Buyurur. Sahiplenir. Öteki sözleri dışarıda bırakır. Ağzımızdan çıktığı anda, hiyerarşik bir ilişki yaratır: Bir konuşan, bir de dinleyen vardır."

S.40
"İnsanı şaşırtan, hayrete düşüren, tedirgin eden şey sessizliktir. Düzenlenmemiş olan şey, sessizliktir. Tehlikeli ve bilinmeyen olasılıklar vaat eden şey, yine sessizliktir. Hayal gücümüzü zenginleştiren, yine sessizliktir."

S.41
"Ozanlar, sessizliğin seslerine kulak verirler."